8 Haziran 2016 Çarşamba

3 ramazan 1437 | şimdi diriliş zamanı

bir insana dışarıdan baktığımızda ilk olarak gördüğümüz onun bedenî ve şeklî yönüdür. lakin insan, görünen ve anlaşılması için herhangi bir çaba gerekmeyen bu şekilden ibaret değildir, şeklin ötesinde bir de onun ahlaki güzelliklerini, psikolojik yapısını içerisinde barındıran ruhani yönü vardır ki bu ilk bakışta anlaşılmaz. kişiyle hemhâl oldukça, vakit geçirdikçe, onunla yaşamaya başladıkça şeklin ötesindekini görebiliriz. işte imanın alameti, kalbin nuru, ruhun kuvveti, mü'minin miracı olan namaz da böyledir. namazın herkes tarafından görünen belli şekilleri vardır. namaz hakkında hiçbir fikri olmayan biri namaz kılanları gördüğünde şeklen bir çeşit spor aktivitesi yaptıklarını bile düşünebilir. fakat namazın derinlerde sakladığı, huşu ile ortaya çıkan iç güzellikleri vardır ki rabbimiz böyle bir namazın bizi kötülüklerden koruyacağını buyurur:

  
اتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ وَأَقِمِ الصَّلَاةَ إِنَّ الصَّلَاةَ تَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ وَلَذِكْرُ اللَّهِ أَكْبَرُ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا تَصْنَعُونَ

"sana vahyedilen kitabı oku ve namazı kıl. şüphesiz ki namaz hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar. allah'ı anmak elbette en büyük ibadettir. allah yaptıklarınızı bilir." (29: ankebût, 45)

bir hadis-i şerifte de, "beş vakit namaz, sizden birinizin kapısının önünde akan nehir gibidir. bir kimse, o nehre her gün beş defa girip yıkansa, üzerinde kir kalmayacağı gibi, işte beş vakit namazı kılanların da, böyle küçük günahları affolunur." buyurulur. 

kur’ân-ı kerîm'de birçok yerde bağlantı kurmak manasına gelen “salat” kelimesi ile ifade edilen namaz, bir nevi, kulun yaratıcısıyla kurduğu bağlantıyı ifade eder ve müthiş bir terbiye metodudur. namazın şekilden öteye geçmesi ve gerçekten de bizleri tüm kötülüklerden uzak tutan, nefsimizi terbiye eden bir iç mekanizmaya dönüşmesi için namazı rabbimizin de buyurduğu gibi dosdoğru kılmamız gerekir:

اِنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَاَقَامُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتَوُا الزَّكٰوةَ لَهُمْ اَجْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْۚ وَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ

“iman edip iyi işler yapan, namazı dosdoğru kılıp zekatı verenlerin rabbleri katında elbette mükafatları vardır. onlara hiçbir korku olmadığı gibi, onlar mahzun da olmazlar.” (2: bakara, 277)

namaz hareketlerinin ardında saklı manalar keşfedildikçe, huşu ve tevazu ile ikame edildikçe, namaz dosdoğru bir şekilde eda edilmiş olur. 

ilk olarak namaz öncesinde yapılan hazırlıklar insana maddi ve manevi temizlik bilincini aşılar. uzuvlardan akan her damla su hem bedenî hem de nefsî temizliği ifade eder. nitekim peygamber efendimiz (s.a.v.) "müslüman -veya mü'min- bir kul abdest alır ve yüzünü yıkarsa, gözleri ile bakarak işlediği her günah abdest suyu -veya suyun son damlası- ile yüzünden çıkar. iki elini yıkadığında, elleriyle tutarak işlediği her günah abdest suyu -veya suyun son damlası- ile ellerinden çıkar. ayaklarını yıkadığı zaman, ayaklarıyla yürüyerek işlediği her günah abdest suyu -veya suyun son damlası- ile ayaklarından çıkar. neticede o mü'min kul günahlardan temizlenmiş olur." buyurmuştur. 

daha sonra namaz bize insana yaraşır bir şekilde giyinme tarzını öğretir ve akabinde gelen ise dosdoğru bir istikamete yöneliştir. günahlardan arınmış bir şekilde kıbleye yönelmiş müslümanlar, allah’ın huzurunda saygı ve sevgi duyguları içerisinde ayakta dururlar. “allah-u ekber” kelamını söyleyip tekbir alırken mü’min tam teslimiyetle  bir iman ve ikrar, bir duruş ve yönelişi temsil eder. bu öyle bir teslimiyettir ki adeta benliği kesen bir bıçak gibidir. 

tekbir getirirken elleri iki yana kaldırarak dünyanın ve ahiretin ikisini de geride bıraktığını ve sadece rabbinin huzurunda tüm benliğiyle ona bağlandığını ifade eder kul. hem nefsin arzuların kurban eder hem de  şeytanın vesveselerini keser. sadece ve sadece tek yaratıcısının huzurunda olduğunun bilinciyle onun yüceliği karşında acizliğini hisseder. 

kıyam ise, “hayye ale's-salâh", "hayye ale'l-felâh" diyerek kuluna kurtuluş davetiyesi gönderen yaratıcının davetine karşı kulun davete icabet ederek ayakta,  o’nun huzurunda duruşudur. kalp burada kişinin âlemlerin rabbi için ayakta durduğuna şahitlik eder.


وَاسْتَع۪ينُوا بِالصَّبْرِ وَالصَّلٰوةِۜ وَاِنَّهَا لَكَب۪يرَةٌ اِلَّا عَلَى الْخَاشِع۪ينَۙ

''sabır ve namaz ile allah'tan yardım isteyin, şüphesiz ki o (sabır ve namaz) allah'a saygıdan kalbi ürperenler dışında herkese zor ve ağır gelen görevdir.'' (2: bakara, 45)

kulun rabbi ile konuşmasıdır kıraat. her rekatta okunan fatiha suresi ile, rabbiyle yaptığı anlaşmayı yeniler. rükuda mü’min, rabbinin büyüklüğü karşısında saygı ve tazimle eğilir. yaratıcısı dışında hiçbir otorite karşısında eğilmeyeceğini ifade eder.

 ve secde anı...

"...onları rükûa varırken, secde ederken görürsün. allah'tan lütuf ve rızâ isterler. yüzlerinde secdelerin izinden nişanları vardır..." (48: fetih, 29)

kullukta zirve nokta secde...
ibadetin esası secde...

"allah´a çok secde etmeye bak. zira senin allah için yaptığın her secde karşılığında allah seni bir derece yükseltir ve bir hatânı siler.” (müslim)

kalpte gizli ne varsa, dua dua gözyaşı olup akıtılan yer secde... kulun rabbine en yakın olduğu an secde...


insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak kendisinde kur’ân’ın indirildigi ay olan ramazan ayının sadece sofralara değil ibadetlerimize de bereket getirmesi duasında,
bir kardeşiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder