11 Haziran 2016 Cumartesi

6 ramazan 1437 | tefekkürden tezekküre


bismillahirrahmanirrahim

إِنَّ فِي خَلْقِ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَاخْتِلاَفِ اللَّيْلِ وَالنَّهَارِ لآيَاتٍ لِّأُوْلِي الألْبَابِ

göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde aklıselim sahipleri için gerçekten açık ibretler vardır. (ali imran 190)

kuranı kerim; kalplerimizi ve bakışlarımızı, yaprakları intizamı bozulmadan devamlı çevrilen, içinde nice hikayeler barındıran kainat kitabını tefekküre davet eder defalarca. sağlam bir idrake sahip olanlar elbet bu çağrıya kulak verip, evrenin ahenkli işleyişinden etkilenir, duygularını alışkanlığın verdiği donukluktan ve tekrarın neden olduğu sönüklükten kurtarırlar, böylece ibret nazarıyla bakılan alemde her bir mahluk ve her bir hadise, üzerine düşünülesi bir hal alır. tefekkürü ibadet konumuna getirmek de işte bu sırra ermekle mümkündür. insan gözlerini açtığı her yeni günde; güneşin doğuşunun, bulutların muntazam şekilde seyredişinin ve daha nicesinin birer mucize olduğunun farkında olsa ve her bir varlığı yine bu bilinçle anlamlandırsa, bir sonraki ayette bahsedilen vasıflara erme, akledenlerin meziyetlerine sahip olma yolunda ziyadesiyle mesafe katetmiş olur.

الَّذِينَ يَذْكُرُونَ اللّهَ قِيَامًا وَقُعُودًا وَعَلَىَ جُنُوبِهِمْ وَيَتَفَكَّرُونَ فِي خَلْقِ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ رَبَّنَا مَا خَلَقْتَ هَذا بَاطِلاً سُبْحَانَكَ فَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
 onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit) allah'ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler (ve şöyle derler:) rabbimiz! sen bunu boşuna yaratmadın. seni tesbih ederiz. bizi cehennem azabından koru ! (ali imran 191)


tefekkürden yola çıkıp tezekküre varan insan, rabb'in sonsuz kudretini kabul eder ve ‘müslüman’ kelimesinin kökünün de dayandığı teslim olma eyleminde felaha erer. her anında hakkı zikreder, bakışı ibret nazarıyla, kelam edişi allah rızasına dayalı olduğundan sürekli zikrullahla meşgul sayılır. yaradana samimiyetle dua eder, onu tesbih ve tenzih eder ki, kalbi huzur bulsun. müslümanlar kalplerin ancak allah’ı anmakla huzur bulduğunun bilincindedirler çünkü*.yine takib eden ayetlerden de çıkarılacağı üzre, aklıselim sahibi müslümanın havf ve reca arasında dengeli bir hal üzre olması esastır. bu hali en iyi, sevgi ve saygı dolu haşyet olarak özetleyebiliriz. bir yandan rabbimizin sonsuz rahmetinin farkında olup hayırlı kullarla birlikte cennete girmeyi ümit ederken, öte yandan rabbimizin gazabından affına sığınmaya sevk olunacak kadar da korku hissetmeliyiz. ki bu korku bizi nefsimizin ölçüsüzlüklerinden korusun, ümit ise ibadetimize huzur ve zevk katsın.

 

رَبَّنَا إِنَّكَ مَن تُدْخِلِ النَّارَ فَقَدْ أَخْزَيْتَهُ وَمَا لِلظَّالِمِينَ مِنْ أَنصَارٍ
ey rabbimiz! doğrusu sen, kimi cehenneme koyarsan, artık onu rüsvay etmişsindir. zalimlerin hiç yardımcıları yoktur. (ali imran 192)

cehennem ehli olmaktan rahman ve rahim olan allah'a sığınırız.


رَّبَّنَا إِنَّنَا سَمِعْنَا مُنَادِيًا يُنَادِي لِلإِيمَانِ أَنْ آمِنُواْ بِرَبِّكُمْ فَآمَنَّا رَبَّنَا فَاغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَكَفِّرْ عَنَّا سَيِّئَاتِنَا وَتَوَفَّنَا مَعَ الأبْرَارِ 
 ey rabbimiz! gerçek şu ki biz, "rabbinize inanın!" diye imana çağıran bir davetçiyi (peygamberi, kur'an'ı) işittik, hemen iman ettik. ey rabbimiz artık bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört, ruhumuzu iyilerle beraber al! (ali imran 193)

tevbe... günahları ve kulluktan gelen acziyeti kabulleniş, afüvv ismiyle affedicilerin en büyüğü olan rabbe sığınma... burada dikkate değer bir diğer nokta 'ruhumuzu iyi eyle, öyle al' lafızlarındansa, 'ruhumuzu iyilerle beraber al' lafzının kullanılmasıdır. elbet kuranı kerimin her bir harfi gibi bunda da ince mesajlar vardır. sosyal ve ahlaki açıdan düşünelim; fert dediğimizde her ne kadar sorumlulukları bakımından toplumdan bağımsız bir birey izlenimi canlansa da zihnimizde, ferdin her an çevresiyle etkileşim halinde olduğu aşikardır. buradan hareketle, ömrünü salih ve saliha kullarla birlikte geçirenle, bunun aksini yapan bir olmayacaktır. hayatımızın her anında çevremizde emri bil ma'ruf nehyi anil münker düsturuyla hareket eden kişiler bulunsa, şüphesiz bu bizim ihyamıza vesile olacaktır. hadisi şerifte peygamberimiz (salat ve selam onun üzerine olsun) 'nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz' ** buyurmaktadır. o halde ruhumuzun iyilerle birlikte alınması için, bu dünyada kimlerle yoldaşlık ettiğimize ihtimam göstermeliyiz.

رَبَّنَا وَآتِنَا مَا وَعَدتَّنَا عَلَى رُسُلِكَ وَلاَ تُخْزِنَا يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّكَ لاَ تُخْلِفُ الْمِيعَاد

 
rabbimiz! bize, peygamberlerin vasıtasıyla vâdettiklerini de ikram et ve kıyamet gününde bizi rezil-rüsvay etme; şüphesiz sen vâdinden caymazsın! (ali imran 194)


amin

*rad suresi 28.ayet : kalpler ancak allah’ı anmakla huzur bulur.
**müslim (cennet) 83-84



her anını fikirle, zikirle veyahut şükürle geçiren salih/a kullardan olabilme duasıyla,
mütemaşi bir kardeşiniz


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder